Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

17 Ekim 2009 Cumartesi

FACEBOOK'A GELSENE SANA ACAYİP BİR VİDEO YOLLADIM



FACEBOOK'A GELSENE SANA ACAYİP BİR VİDEO YOLLADIM
13:50 04 Ekim 2009
ecedorsay@yahoo.com


MTV kanalının daha çekici olduğu 90'lı yıllarda gözüme çarpan tuhaf klibi ve öfkeli vokali hatırlıyorum. Simsiyah dazlak bir kadın... Önce erkek vokal sanmıştım. Gerçekten farklı ve özgündü vokalist. ‘Selling Jesus’ diye bağırarak dini sömürenleri eleştiriyordu. Bahsettiğim grup Skunk Anansie ve vokalistin kullandığı rumuz Skin. Daha sonralarda solo albüm yaptı Skin... 2003 yılında, Londra'da, Babylon'dan biraz büyük bir kulüpte solo konserini izlemiştim. Queer bir mahalledeydi üstelik mekan. Upuzun bir kuyruk vardı mekânın önünde... On yıl aradan sonra, Skunk Anansie'nin yeni bir albümle müziğe dönüş yaptığını duyunca, ‘nihayet’ dedim içimden. Güçlü kadın rock vokallerinin geri plana atıldığı global müzik sektöründe böylesine öfkeli aynı zamanda kırılgan bir sese ihtiyacımız vardı.
Paranoid and Sunburnt ve Stoosh albümleri bağımsız bir firma tarafından yayımlandı. Klişe imajların ağına düşmeyen böylesi çarpıcı bir grubun, kolay sunumlara alışmış ve sığ algılara hitap eden müzik sektörü tarafından hemen kabul görmesi mümkün değildi zaten. Politik bir grup damgası yediler ama bunu kabul etmediler. Yalnızca rock grubu olarak adlandırılmak istediler. Belki de rock müziğin içi boşaltılmasaydı böyle etiketlere bile gerek kalmayacaktı. U2 grubunun alt grubu olmaları işlerine yaradı ama asla ‘biz politik bir grubuz’ diye vurgulamadılar. Tavırlarında ve görüntülerinde bile sıradan gözü rahatsız eden öğeler vardı. Siyahilerin hor görüldüğü Amerika'da bomba etkisi yarattılar. Siyah bir kadın, dürüst şarkı sözleri, erotizme varan imgeler...
İyi ki geri döndüler, yeni şarkılarını heyecanla bekliyorum.


GAYET ‘NET’ HAYATLAR
Facebook, bu aralar tanıtım ve iletişim aracı olarak hem kafamı hem de vaktimi alt üst etmiş durumda… Güzel bir paylaşım sitesi olabilecekken, durdurulamaz bir video bombardımanı olması ve insanların artık yalnızca online haberleşmeye doğru kayması, iletişime faydadan çok zarar getirmeye başladı kanımca. Kişisel profil status'üne, anlık hislerini yazıp ilan etmek bazen bir haykırış gibi gözükse de çoğu kez dikkatlerden kaçan sığ bir sayıklamaya dönüşüyor. Her şeye rağmen, teknolojinin her ürünü gibi, doğru ve yerli yerinde kullanıldığında faydaları büyük. Özellikle duyuru yapmak, yeni işlerini tanıtmak isteyen sanatçılar, dernekler için… Tek problem, gerçek hayatta da olduğu gibi burada da art niyetli insanların uç düşünceleri adına ırkçı, faşist ve ayrımcı gruplar açması. Şiddet içeren grupları şikâyet etmek tek bir tıkla mümkün ama uzun süre sonuç alınamıyor. Duyduğum kadarıyla çok sayıda insanın, Facebook yönetimine şikâyette bulunması gerekiyor ki yıkıcı gruplar kapatılabilsin… Sonuç olarak insan psikolojisi faktörü, teknolojik ilerlemede bile karşımıza çıkıyor: Yapıcı insanların olduğu yerde teknoloji de bundan nasibini alıyor ve faydalı bir iletişim aracına dönüşüyor ama eğer art niyetli insanlar varsa, insanları birbirinden koparmak, bütünlüğü bozmak ve genç zihinlere zehri yaymak amacıyla teknoloji bir düşmana dönüşüyor. Ekşi sözlük örneğindeki gibi… Gerçek eleştiri değil öfke dolu kişisel hesaplar var. Kendime hep tekrarladığım gibi: Her şey dozunda kullanıldığı zaman güzel. Antik Yunan kültüründeki söz geliyor aklıma: ‘Golden Mean’ yani 'İdeal Ölçü'. Teknolojiyi yalnızca yapıcı işlere araç olarak kullanmak gerekli ama maalesef herkesin kapılıp gittiği bir şeye insan alışıveriyor, bazen farkında bile olmadan…
"Facebook'a gelsene sana acayip bir video yolladım" diyen arkadaşlarınız varsa onlardan ve anlık merakınızdan ihtiyatla sakınınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder