Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

17 Ekim 2009 Cumartesi

U2’dan U dönüşü

U2’dan U dönüşü


Pazar, 4 Ekim, 2009

BirGün gazetesindeki ilk köşe yazıma başlarken içimde güzel bir heyecan var. İçimden geçenleri, öfkelendiklerimi, hayal ettiklerimi, başıma gelenleri, gözlemlediklerimi, dinlediklerimi kısacası deneyimlediğim birçok şeyi sizlerle paylaşmanın heyecanı olsa gerek… Kaos GL dergisinde ve web sitesinde de düşüncelerimi ve inandıklarımı, doğrularımı paylaşmaya devam ediyorum. Bu ülkede gerçek bir şeyler üretenlerin ve yazanların en temel motivasyonu paylaşmak ve küçük devrimler yaratma ihtimali… Ben buna yürekten inanıyorum...

İnsan Hakkı ihlalleri bitti mi?

Mesela U2’nun Türkiye’ye geleceği ihtimali galiba artık ihtimal olmaktan çıktı. Kesinleşti. Öyle deniyor. Ben hâlâ tam olarak inanamasam da… Bono’nun Türkiye’deki insan hakları ihlaline getirdiği onca eleştiri cebe mi girdi yoksa Kaos’taki yazımdan mı etkilendi de, ‘Yüz binleri stadlara doldurmak değil derdimiz’ diye bana cevabı yapıştırmak mı istedi acaba. Şaka bir yana, organizatörler ile ilgili bir sorun olduğu da söylentiler arasında. Ahmet San’ın beyanatına göre, 1997’de yılında aslında Selanik’te değil İstanbul’da olacakmış Popmart turnesinin bir ayağı. Ama organize eden firmalardan biriyle sorun yaşanmış. Biz üşenmeyip ta Selanik’e otobüslerle gidip aynı gece dönmüştük. Kaos’taki yazımdan aynen alıntılıyorum:

“Müzisyen ve müzik hayranı olarak 1987’den beri hayatıma büyük etki yapan U2 grubunun, çocukken videokasetten izlemeye doyamadığım Zoo Tv konserinin, 1997’de Selanik’e bir otobüsle gidip Popmart ayağını izleyip döndüğüm günlerin silueti geçiyor film şeridimden… Henüz ‘No Line on the Horizon’ adlı son albümünü almamış olacak kadar heyecanım azalmış olsa da, internete girip turne tarihlerine baktım ve gene Türkiye’ye gelmeyi reddettiklerini gördüm. Sebep gene aynı: İnsan hakları ihlali çok olan bir ülkede konser veremezlermiş. Öyle buyurmuşlar. Her şey bir yana, dinleyicinin günahı ne? Peki, gittikleri diğer ülkeler çok mu kusursuz? Asıl sebep acaba yüz binleri stada doldurabilme kaygısı olmasın? Bilemiyorum. Eskiden hayran olduğum Bono, iyiden iyiye bir iş adamı, bir diplomat, bir reklamcıya dönüştüğünden beri sözlerine güvenemez oldum. Belki de eskiden daha saftım, kim bilir…” Gerçekten geliyorlarsa ne mutlu. Her şeye rağmen içimde bir burukluk olacak çünkü insanın 20’li yaşlarında duyduğu rock grubu hayranlığı daha hararetli ve büyülü oluyor haliyle. 30’lu yaşlarda artık o heyecandan daha ufalmış kırıntılar kalıyor...
Çağ dışı uygulamalar...

MÜ-YAP’ın başvrusuyla getirilen myspace’e giriş yasağı, bu global web sitenin admin’leriyle olan telif pazarlığını kazanmak amacıyla yapılmış. Sebep her ne olursa olsun, artık bazı güçlerin çat pat web siteleri kapatmaları çağdışı bir uygulama. Birçok bağımsız müzisyenin günahı ne? Üstüne üstlük bizim gibi albümü çıkmış müzisyenlerin bile kendi ülke sınırlarımızda telifleri doğru düzgün ödenemezken, izinsiz birçok yerde şarkılarımız çalmaya devam ederken, albümümüz hiçbir yerde bulunamazken bari internetten tanıtım yapmak kimseye batmamalı. Klibe, tanıtıma, dağıtıma gerekli yatırımı yapamamış olan şirketlerin çuvaldızı kendilerine batırıp, teknoloji ile dost olmalarını dilerim. Baltalar ile odun kesmeden heykel yapmaya çalışmak daha asilce.

Müzik sektöründen, teknolojiden, sosyolojik gerçeklerden, üreten insanın yolunu kesen duvarlardan, marjinalleştirilen ve yok sayılan yaşamlardan bahsedip, birçok renge bulayacağım yazılarımı takip edeceklerini umduğum güzel insanlara, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
BirGün
09/27/2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder