Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

26 Aralık 2010 Pazar

ÇOLUK ÇOCUK – PATTI SMITH otobiyografisi

ÇOLUK ÇOCUK – PATTI SMITH otobiyografisi
26 Aralık 2010 BirGun Pazar Eki

“Bir başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için ayrıcalıklı bir davet.” diyor, farklı filmlerin kendine özgü yıldızı Johnny Depp, Patti Smith’in otobiyografisinin arka kapağındaki tanıtım yazısında. Punk ikonu Patti Smith’in yolun başındayken ne kadar utangaç ve kararsız olduğunu görünce şaşıracaksınız diye bir cümle okudum tanıtım yazılarından birinde. Bu kitap bugün elime geçti. İştahla okuyacağım. Sepya rengi kapağıyla zaten en az Judith Butler’ın Cinsiyet Belası kitabı kadar (onun da kapağı sepya rengi ve iki kişi var kapakta) dikkat çekiyor. Patti ve yaşam dostu Robert’ın androjen halleri kapakta adeta parlıyor.

Patti Smith bir şair ve müzisyene dönüşürken, Robert Mapplethorpe kışkırtıcı tarzını fotoğrafa yönlendirecekti. Andy Warhol’un sürdüğü hüküm, New York sokakları, 1969’da yerleştikleri Chelsea Otel ve orada edindikleri iyi kötü şöhret sahibi ahbaplar, etkin sanatçılar, içine daldıkları yüksek farkındalık; şiir, rock and roll, sanat ve cinsel politika dünyalarının parladığı bir dönem.

Remzi kitabevi’ne kitabı orijinal ismiyle sordum ama Türkçesi vardı. Aslında ana dilinden okumaya niyetliydim ama dayanamadım ve çevirisini kapıverdim. Eğer doymazsam İngilizcesini de okurum bir çırpıda. Yeter ki gelsin. Oldum olası müzisyen biyografisi ve otobiyografi kitaplarını çok severim. Red Hot Chili Peppers grubunun solisti Antony Kiedis’in kendi hayatını anlattığı Scar Tissue (Yaralı Deri) kitabını çok sevmiştim. İngilizceden okumama rağmen kitap 4 günde bitmişti. İlgi duyduğum felsefik ve sosyolojik kitapları bile bu kadar hızlı okuduğumu hatırlamıyorum. Kurt Cobain’in hayatını anlatan kitap da çabuk bitmişti.

Bazı biyografik kitaplar sanatçının üzerinden para kazanmak için başkaları tarafından yalan yanlış bilgilerle donatılarak yazılır. Belli ki Patti Smith kitabı hiçbir ticari amaç gütmüyor çünkü kendi ağzından samimiyetle yazılmış. Göz gezdirdiğim kadarıyla epey vurucu bir kitap. Patti gibi samimi. Yaşadığı acıların derin izlerini taşıyor. Bazı kitaplar bir bakışta sizi içine alır. Bu da o kitaplardan biri işte. Belki de bana yol gösterdiği veya kendimden çok şey bulduğum için seviyorum müzisyen (oto)biyografilerini okumayı. Jeff Buckley’in hayatını anlatan ve yakın bir dostu tarafından yazılmış kitabı da orijinal dilinden okudum.
Tekrar okumayı planlıyorum.

Recep İvedik kılıklı ve ruhlu punker veya rocker geçinenlerin bol olduğu bir coğrafyada, rock müziğin ruhani, derin, felsefik, asi tarafını bize yaşatan ve hatırlatan gerçek müzisyenlerin yapıtlarına ulaşabilmek güzel. Patti Smith otobiyografisini Türkçeye çeviren Yiğit Değer Bengi’ye teşekkür etmek lazım.Çevirmenlerin isminin anılmadığı ülkemizde, bir kitabı ana dilinden kendi diline çevirmek, kitabı baştan yazmak kadar büyük bir sorumluluk ve emek…

Punk ruhunu, o asiliği ve öfkeyi, muhalif duruşu her zaman iliklerimde hissettim. Kurt Cobain’den Michael Stipe’a, PAtti SMith’den Pj Harvey’e…Beck bile indie punk’tır gözümde. Belki de rock değil punk demeliyim evet. 3 akor ve gerçekler… Tüm ihtiyacımız olan bu. Özellikle suyu çıkmış, ruhu ve insanlığı emilmiş bu devirde. Bu kitapla beraber Patti Smith belgeselini de izlemek güzel olur. Festivalde beni epey etkileyen bir dokümanter filmdi. İnsanlığa dair sorduğu sorular da gerçekten çarpıcıydı.

Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder