Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

15 Mayıs 2011 Pazar

ASİL ve YALNIZ YÜRÜYÜŞ

ASİL ve YALNIZ YÜRÜYÜŞ
1 Mayıs 2011 BirGun Pazar Eki

Derbeder oldu kalbim şarkıları da bayatladı artık. Başka şarkılar arıyorum kendi içimde ve etrafımda. Eninde sonunda değmiyor çünkü. Silkelenip, ayağa kalkmaktan başa çözüm göremiyor insan. Dostlar varsa ne mutlu…Son zamanlarda gerçek dostluğun o gizemli büyüsünü daha yoğun yaşadım.Kalbi kırıp geçen yamyam ruhlulara karşı gardını alırken dostlar gerekiyor, ah o dostlar. Her zaman yanınızda olduğunu hissettiren dostlar…
Kimseyi üzmeden kırmadan yola devam etmek bizler için nispeten daha kolay ama kimisi kırıp dökerek buluyor yolunu…

Şu anda başımda nadiren olan fena bir ağrı…Kalbimdekini hiç sormayın. Zaten soran da yok. Kalbim gerçekten gözyaşı selinden geçmiş gibi. Gözlerimse yaş akıtmak için fazla yorgun. Kısık kısık bakıyorlar, neler oluyor yahu diye… İnsanları çözmeye çalışmayın boğulursunuz.
Zaten güzel çiçekler bir şekilde gelip sizi buluyorlar. Bulduklarına şükredin ve üzerinize basa basa geçmeye çalışan veya sevginizden bile rant sağlamaya çalışanları silin atın kalbinizden. En azından kalbinizde gölgesi silik olsun. Kendisi olamasın. Gölge olarak kalsın sadece…
Bunu yapabilirseniz ne mutlu…Sevdikçe o korkunç girdaba yakalanıyoruz aslında.
Eğer karşımızdaki önemsemiyorsa, içimizdeki girdap bizi kendine çekiyor.

Hangi şiir, hangi şarkı kurtarabilir ruhu çökmüş bir insanı? Önce derin bir nefes almak lazım.
Silkelenmek lazım…Güzel şeylere odaklanmak lazım. Dostların da yardımıyla, düzlüğe çıkmak lazım…Bugün bir dostum dedi, öyle güzel söyledi ki : Sevgisi olan kaybetmiyor ki aslında…Sevgiyi alamayan veya verecek sevgisi olmayan, almadığı sevgiden yoksun kalmış oluyor. Bilinen bir gerçektir bu ama hatırlamakta fayda var bazen. Sevginizi istemeyen düşünsün kaybını, siz değil…Nedense bizzat bu hisleri yaşarken, kaybeden zannediyoruz kendimizi oysa tüm bu güzellikler zaten bizim içimizde. Karşımızdaki layık olsaydı zaten lüzumsuz numaralara ve elinde tutma hareketlerine girişmezdi.

Kedinin asaletini edinmek gerek. Bağımsız bir ruh ve uzaktan sevebilmenin asaleti. Belki beklentisizce. Nasıl olacak o dediğinizi duyar gibiyim. Çok fazla girdaba düşmeden sevebilmek. Hak etmeyenden ruhani olarak uzaklaşmanın yollarını bulmak…Öyle hazindir ki küçük insanların oyunları…Sol gösterip sağ vururlar kalbinize. İnceden bilerler sizi. Sınarlar, test ederler sabrınızı adeta. Ne kadar iyi niyetiniz varsa hepsini kötüye kullanırlar. O yüzden insani durumlarda biraz sarraf olmak gerekli. Güçlü sezgilerle, vefalıyı vefasızı ayırt etmeli ve hemen gardını almalı. Hiç böyle düşünen biri değildim ama hayatın getirdikleri artık bana bunları öğretti hatta öğretmek zorunda kaldı.

Sanal yaşantının da insan ruhuna katkısı olduğu hiç söylenemez. Takipçileriniz sayıca çok gözükür ama konserlere bu yansımaz örneğin.Ahkam kesen insanlar, bir adım atıp da sizi izlemeye gelmeyebilir. Bu ülkede çok olası şeyler çünkü birçokları için sanat sadece bir statü aracı. Gerçekten ruhani bir bağ kurmaya inananların mabedi olmaktan çıktı konser mekanları. Tamamen ticari amaçla toplanılan dev organizasyonlar, mertliği bozdu. Ufak kafelerden çıkan en büyük caz müzisyenlerine aşina bir kültürümüz yok. Peki bir türkücüyü saz çalarken dinlemek istiyorsak, ufak mekanda daha güzel hissetmez miyiz? Kocaman ve devasa ışıklar mı gerekir? Bu çağda aşkın esamesi okunmuyor. Ne müzik aşkı, ne sanat aşkı ne insan aşkı.
Ne mutlu bana ki, 70’lerin naifliğinde kalan ruhuma yoldaşlar topluyorum. Yolum çetrefilli ama daha değerli ve manalı. Bu güzel ruhlardan biri bana geçenlerde dedi ki :
Bu ülkede insanlar, egolarını ve ceplerini besliyorlar. Kalbini besleyen çok az dedi.
Bu’dur dedim. Üretene, kendi içindeki çamurları atarak temizleneceklerini sanıyorlar.
Lütfen sıkı dur Ece, plastik düzenin bu plastik insanlarına paye verme. Tüm gerçek sanatçılar gibi, tüm gerçek şairler gibi, tüm gerçek sevenler gibi… Onurlu ve asil yürüyüşüne devam et.
Bazen bu kocaman yüreği taşımak zor olsa da, sahici anlamda el veren olmasa da…

ecedorsay@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder