Janis Joplin Melankolisi…
12 Ağustos 2012 Birgun Pazar Eki
Geçen hafta Janis Joplin şarkıları çaldım radyoda. Muazzam
bir vokal… Aşk acısını , öfkeyi , haykırışı , sevgisiz bir dünyaya
hapsolmuşluğun sıkıntısını bu kadar mı iyi anlatır bir ruh….
Biyografisi okunmalı, kısa da olsa… Bugün, biyografisinden
alıntıya yer vermek isterim :
“19 Ocak 1943 tarihinde Port Arthur, Teksas'ta, çalışan bir
ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir rafineri kasabasında büyüyen
Janis, yeni tanıştığı herkes tarafından sıradışı biri olarak nitelenirdi.
Gençlik yıllarında sanatçı kişiliğini farkeden ailesi, onu bu alanda kendini
geliştirmesi için teşvik etti. 14 yaşına geldiğinde toplum tarafından
sıradışılığı yüzünden dışlanmaya başlayan Janis, kendini müziğin ve sanatın
içinde gizlemeye karar verdi. 18 yaşına geldiğinde, Teksas'taki birçok yerel
klüpte sahne almaya başladı. Daha sonraları blues müziğine olan ilgisinin
tükendiğini düşünerek, Lamar State College of Technology'e girdi. 1963 yılında
okulunu bıraktı ve müzik kariyeri üzerine yoğunlaşmaya karar verdi.
1963 yılında otostopla geldiği California Dreamin'da hippi
hareketine dahil oldu. Kısa zaman içinde San Francisco ve Venice Plajı'ndaki
kafe ve klüplerin ayrıcalıklı bir müdavimi haline geldi. California'da
geçirdiği iki yılın ardından kontrolünü büyük oranda kaybeden Janis, alkol ve
amfetamin kullanmaya başladı. Bu gidişe dur demek için Port Arthur'a geri
dönerek, ayrıldığı okuluna yeniden kaydoldu. Okulunda çok başarılı olmasına
rağmen, bu doğrultuda gelişmekte olan hayatından hiçbir zaman memnuniyet
duymadı.
Janis, küçük kasaba yaşamına ayak uyduramayacağını anlar
anlamaz California'ya geri döndü. Burada, arkadaşı ve menejeri olan Chet Holmes
tarafından Big Brother and the Holding Company adlı bir gruba solist olması
için önerildi. Bu grupla çalışmaya başlayan Janis, 1967 yılında sahne aldıkları
Monterey Uluslararası Pop Festivali'nde, bir blues klasiği olan "Ball and
Chain" ile izleyenleri büyüleyerek, grubun ilgi odağı olmasını sağladı. Bu
performans sonrasında aldıkları albüm teklifini geri çevirmeyen grup, 1968
yılında ilk albümünü yayınladı.
1968 yılında, grubun menejerliğini üstlenen Albert Grossman,
Columbia Records plak şirketiyle bir anlaşma imzalamayı başardı ve aynı yıl
grubun "Cheap Thrills" albümü bu şirketin etiketi ile yayınlandı. Bu
albümde, "Piece of My Heart", "Ball and Chain" ve
"Turtle Blues" gibi klasikleşmiş blues şarkılarının canlı versyonları
da yer almaktaydı. Bu albümün başarısı sayesinde sekiz hafta boyunca listelerde
üst sıralarda kalmayı başaran grubun adı artık "Janis Joplin with Big
Brother and the Holding Company" olarak anılmaya başladı.
Arka arkaya gelen büyük başarılar, grubun uyuşturucu ve
alkolle olan bağını daha da arttırdı, sıklıkla pahalı uyuşturucularla yapılan
alemler grubun performansını ve iş ilişkilerini kötü yönde etkiledi. 1968'in
sonunda, Big Brother and the Holding Company son bir performans
gerçekleştirdikten sonra dağıldı.
Sonraki sene kariyerine tek başına devam etme kararı alan
Joplin, 1969 yılının Haziran ayında gerçekleştirilen Woodstock festivalinde
sahne alarak yeniden büyük bir beğeni toplamayı başardı. Blues'un yanında caz
müziğine de herzaman ilgi duymuş olan Joplin, aynı yıl "The Cozmic Blues
Band" i kurdu ve "I Got Them All' Kozmic Blues Again Mama!"
albümünü yayınladı.
Kazandığı başarılarla birlikte artan stresini bastırmak
isteyen Joplin, eroin kullanmaya başladı ve kullandığı diğer uyuşturucuların ve
alkolün miktarını gün geçtikçe arttırdı. 1969 yılının sonunda bu gidişatının
doğru olmadığını farkederek tüm bağımlılıklarına son verdi ve yeni bir
başlangıç yapmak için "The Full Tilt Boogie Band" adlı grubu kurdu.
1969 yılında, "Pearl" albümün kayıtları için
stüdyo çalışmalarına başladı ancak, ihtiyaç duyduğu ilhamı bulmak için yeniden
eroine başvurdu. 4 Ekim 1970 günü, henüz 27 yaşındayken, Los Angeles'taki
Landmark Motor Hotel'de aşırı dozda eroin yüzünden hayatını kaybetti.
Ölümünün ardından yayınlanan albümünde yer alan "Me and
Bobby McGee" ve "Mercedes Benz" gibi şarkıları ile haftalarca
listelerde üst sıralarda yer aldı.
Janis Joplin, yaşadığı zamanda olduğu gibi günümüzde de,
gelmiş geçmiş en iyi kadın blues şarkıcılarından biri olarak kabul
edilmektedir.”
Bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki : İyi ki bir Janis
geçmiş bu dünyadan. İyi ki bir Amy Winehouse da geçmiş. Haftaya da Amy’den
bahsederiz belki… Melankolik sesleri daha iyi tanımalı…
Ece Dorsay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder