Tuhaf Alışkanlıklar, Müzik Teknolojisi, Radyo
18 Kasım 2012 Pazar BirGün Pazar Eki
Kulaklıklardan gelen notalar, adımlarımı hızlandırıyor.
Metro kalabalığında kayboluyorum. Ruhum nereden nereye gitmek istiyor oysa…
Bilmiyorum. Adımlarım her zamanki yöne doğru… İşten çıkmış, kimi bezgin kimi
sıkıntılı, kimi öfkeli ama genelde negatif yüz ifadelerine sahip insanlar. Pj
Harvey’den Big Exit çalıyor müzik çalarımda. Şarkı menüsünü dolaşıyorum, tek
elimle tutunarak hızla giden metro trabzanına. Şarkıyı tekrar’a alıyorum,
sürekli dönüyor. Ateşli gitarlar… The Marmara’da tanışmıştım Pj Harvey ile ama
imzasını attığı Radikal gazetesini bulamıyorum veya iyi saklamadım. O gazetede
kendisinin bir karikatürü vardı. Karakalem çizimdi galiba , hayal meyal
hatırlıyorum. Değerli bir hatıraydı. Davulcusu bana ve arkadaşıma, İngilizce
telaffuzlarını beğenmiyorum ana dili İngilizce olmayanların, bence kendi ana
dilinizde şarkı söyleyin demişti. Zaten
bunu yapıyordum ama kendisine danıştığımı hatırlıyorum. İngilizce sözlerin,
rock besteleri daha iyi taşıdığını ve gırtlağa daha uyduğunu söyleyenler de
olmuyor değil. Bana sorarsanız, her dilde beste yapılabilir yeter ki içten
gelsin. Karma bir albüm olabilir. Çeşitlilik kadar güzeli var mı?
Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı vesilesiyle, SkyTurk ve Dream
Tv’ye konuk olduk, Tolga Akyıldız ve Kadir Aydemir ile… Çok keyifli sohbetler
oldu. Meğer ne çok insan, tuhaf alışkanlığını anlatmak, paylaşmak için can
atıyormuş. Gelen tweet’ler, heyecanlı
tepkiler, paylaşımlar bunu gösterdi. Birbirinden ilginç yorumlar geldi. Kimi,
renkleri gökkuşağı sırasına dizmeye takıkmış, kimi yatağına iki damla su
damlatmadan uyuyamazmış, kimi asansör boşluğuna çiklet atmadan asansörden
inmezmiş, kimi terliklerini tamamen aynı hizada koymazsa rahat edemezmiş… Belki
de, modern hayatın bizi esir eden ve kontrol eden halinden tek kaçışımız bu tip
takıntılar. Bir çeşit kontrol oyunu… Bu tür ritüeller ile hayatımıza anlam
katma çabası belki… Bilinçaltımızdan, bize mutsuzluğumuzu anlatan ve dışavurum
eksikliğimizi haykıran davranış ve düşünce biçimleri… Psikolojiye geçiş oldu
ama üzerinde düşündügüm zaman çoğumuzda olan takıntıların sebebini bu durumda
görüyorum : hapsolmuşluktan kurtulma arzusu…
Geçen Salı (13 Kasım) Clinic Live’da çaldım, güzel geçti,
dostlar vardı, ezberleri bozmak üzere, groovebox’um ve gitar pedallarımla solo
konser verdim. Alışkın olduğum bir durum, Efes One Love Fest 2011’den H2000’e
ve ROxy’e hep yalnızdım. Şimdi de ezber bozucu bir çalışma yapıyorum ve 20
Kasım Salı akşamı looper’ım ile sahnedeyim, beklerim. Bu cihazı kullanan solo
sanatçıları merak ederseniz, Owen Palett’e bir bakın derim. Portico Quartet de
çok güzel. Owen Palett’i biliyordum ama konserine gidememiştim. Portico
Quartet’i ise bir arkadaşım sayesinde keşfettim. Looper almak ise senelerdir
aklımda olan ama bir türlü maddi imkan bulamadığım bir durumdu. Eski looper
cihazım, yetersiz geliyordu. Ses kalitesi ve loop saklama imkanı yetersizdi.
Onu satmayı düşünüyorum. Teknoloji geliştikçe, kalite çok yükseliyor bu tür
cihazlarda tabii. Mesela 8 kanallı kayıt cihazımı satacağım çünkü elimdeki
field (alan) recorder (kaydedici) muazzam kaliteli alıyor sesi, tek kanal bile yetiyor. Üzerinde condenser
denilen stüdyo mikrofonları var.
Müzik teknolojisi ile siz okuyucularımı boğmak istemem ama
eminim birçok müzisyenin heyecan duyabileceği şeyler. Memlekette, solo sahne
performans olayı henüz pek hak ettiği önemi kazanamadı ama zamanla ezberler
bozulacak. Batıdan bir isim geldiğinde ise, çok daha ilgi görüyor bu bağlamda.
Oysa bizde de farklı işler yapanlara sahne verilmeli, bu konuda ilk örnek
olacağımı umuyorum, tıpkı daha myspace yokken mp3.com sitesinde şarkılarımı
paylaşıp yabancı listelere girmem ve Guitarist dergisinde çıkmam gibi. Devrimci
klibimi ana akım kanallara kabul ettirebilmemi de saymadım. Dağınık Oda radyo
programım pek yakında devam edecek. Kulağınız radyo kanallarında olsun…
Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com
loop pedalı kullanımı için Martina Topley Bird ve Blixa Bargeld (rede speech projesi) öneririm.
YanıtlaSil