THE CURE yani ŞİFA
16 Aralık 2012 BirGün Gazetesi Pazar Eki
Kendine özgü Gothic grup The
Cure’dan bahsetmek istiyorum. Rashit’in lansman konserinden önce Murat Beşer,
The Cure çalınca, Açık Radyo’da yaptığım The Cure özel programım aklıma geldi.
Bu yazıda The Cure’un, genel olarak ruhunu sevdiğim olan 70’li yıllarda neler
yaptığından kısacası temellerini nasıl attığından bahsedelim, değinelim :
The Cure 1970'lerin sonunda doğup, dünya
çapında asıl ününü 80'lerin başında kazanan, müzik literatürüne ismini altın
harflerle yazdırmış bir İngiliz alternatif rock grubudur. Grubun müzik tarzı efsanevi
solisti Robert Smith'in ikonlaşmış dağınık saçı,
kırmızı ruju, siyah göz makyajı, kasvetli ve melankolik şarkı sözlerinden
dolayı gotik rock olarak da anılır.
The Cure'un efsanevi solisti Robert Smith yazdığı sofistike
şarkı sözleri,deneysel müzik anlayışı ve kendine özgü vokal tekniğiyle diğer
gruplardan ayrılarak kendisinden sonra gelen birçok alternatif müzik grubunu
etkilemiştir.müzikal dehasının yanı sıra tiyatral görünümüyle de birçok gotik
temalı çizgiroman ve filme de ilham kaynağı olmuştur.
1970'ler
ilk grup 1972'de Crawley,
Sussex (ingiltere)'de
okul arkadaşları Robert Smith (piyano), Michael Dempsey (gitar), Laurence
"Lol" Tolhurst (perküsyon), Marc Ceccagno (vokal) ve Alan Hill (bas
gitar) arasında kuruldu.smith ayrıca The
group adında başka bir okul
grubu ve daha sonra abisi Richard Smith'in The
Crawley Goat Band adlı
grubunda çaldı.1976'da Marc Ceccagno yanına Robert Smith'i,Michael Dempsey ve o
sıralar okumaya devam ettikleri tutucu St. Wilfrid's katolik okulundan iki
arkadaşlarıyla birlikte Malice adlı bir grup kurdular.fakat yakın bir
zamanda grubun kurucusu ceccagno gruptan ayrıldı.Böylece grubun geri kalan
üyeleri Porl Thompson'ıda aralarına alarak o sıralar yükselişte olan punk rock
akımının etkisinde easy cure adlı grubu kurdular,ancak grubun asıl başarısı
birkaç başarısız vokal denemesinden sonra Robert Smith'in vokal'e geçmesiyle
başladı.
Aynı yıl Easy
Cure Hansa Records'la
anlaşıp,müzik enstrümanları için harcıyacakları 1000 sterlin kadar bir para
aldılar.Fakat 1978 yılının mart ayında grupla Hansa records arasında çıkan
anlaşmazlıktan dolayı kontrakt iptal edildi.Nisanın sonlarına doğru ise Porl
thompson gruptan atıldı ve geri kalan üçlü (Smith/Tolhurst/Dempsey) The Cure
adıyla ilk konserlerini 18 mayıs 1978'de verdiler.Dokuz gün sonra The Cure
olarak ilk stüdyo albümleri (27 mayıs) Sussex'teki Chestnut stüdyolarında
kaydedildi ve demo kasetleri en ünlü müzik şirketlerine gönderildi.The Chestnut
Recording grubun debut albumunu 2004'te Deluxe Edition olarak tekrar piyasaya
sürdü.22 aralık 1978'de debut single'ları Killing an Arab piyasaya sürüldü,fakat hemen
ertesinde,bu isim ırkçılığı destekliyor gerekçesiyle piyasadan
toplatıldı.Halbuki parça Nobel ödüllü varoluşçu fransız
yazar Albert Camus'un Yabancı(L'etranger) kitabından esinlenerek
yazılmıştı.1979'da grup ırkçılığı reddeden bir sticker yapıştırılarak single'ı
tekrar piyasaya sürdü.1986'da o güne kadarki single'larını topladıkları Standing on a Beach albümlerindede bu sticker'ı
kullandılar.Ancak 2004'te basılan Three
Imaginary Boys Deluxe
Edition'da hassas gündemden dolayı bu şarkı albüme alınmadı.
Rock and Coke festivali’nde performanslarını kaçırdım,
sanırım sahnede 3 saate yakın kalıp muazzam bir enerjiye hala sahip olduklarını
ispatlamışlar. Kimiyse artık yaşlandıklarını söyledi ama Robert Smith bu, asla
yaşlanmaz, en azından ruhu… Siyah lastik dev spor ayakkabılarını ve bol
t-shirt’ü ile dar kotunu, kırmızı rujunu, kuş yuvası saçlarını, Friday I am in
Love’daki parti hallerini unutmak ne mümkün ! Üstelik en klişe şarkı Cuma
marşımız oldu ki ne sarsıcı bir imadır bu şarkıyı “it’s Friday, we’re all in
love” diye yazanınki, güzel bir gece ertesi…
Ece Dorsay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder