Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

2 Mayıs 2012 Çarşamba

ETE KURTTEKİN ile SUYUN ÜSTÜNE




29 Nisan 2012 BirGun Pazar eki

Geçen hafta Açık Radyo’da Dağınık Oda program konuğum, Ete Kurttekin ve orkestrasıydı. Gerçekten sektörde deneyimli oldukları belliydi. Ete’nin ilk albümü olmasına rağmen, piyasada uzun seneler bas gitarist ve prodüktör olarak yer almış olması, kendisine ve gayet iyi anlaştığı grubuna bir olgunluk ve büyük bir hazım kazandırmış. Müzikal geçmişi dolu dolu : 2011 yılında “Suyun Üstüne” albümü müzik marketlerde yerini almadan evvel yaptıkları saymakla bitmez :

1985-1988 yılları arasında lise grubu Seth'in bas gitaristliğini yapmış. Liseden mezun olmadan kısa süre önce bestesi "Longing" İlhan İrem'in prodüktörlüğünü yaptığı "Winds of Change" isimli kompilasyonda yer almış. 1989-1995 yılları arasında Barone Steel'in üyesi olmuş. 1990-1994 arası zamanının en başarılı gruplarından olan Mindvortex'te yer almış. 1995-1998 yılları arasında Haluk Levent'le çalışmış. 1999 yılına kadar Ankara'da Özge Fışkın, Gürbüz Barlas, Uğur Gülbaharlı ve Burak Ersöz'le birlikte Fender Blenders'de çalmış. 2000 yılında İstanbul'a yerleşti. Özlem Tekin'le çalışmaya başlamış. 2004 yılında Rock'n Coke festivalinde yine Össan Deneç'le birlikte Özlem Tekin'in oldukça ses getiren "OZZ Projesi"'ni gerçekleştirmiş. 2005 yılında Össan Deneç'le birlikte Özlem Tekin'in "109876543210" albümünün yapımcılığını ve kısmi aranjörlüğünü üstlenmiş. 2008 yılında Milliyet sponsorluğunda gerçekleşen Cannes Young Lions kampanyasına yaptığı motivasyon şarkısıyla Kristal Elma ödülüne layık görülmüş. 2010 yılında Yavuz Turgul'un yazıp yönettiği, başrollerini Şener Şen ve Cem Yılmaz'ın paylaştığı Av Mevsimi'nde "Benden Adam Olmaz" isimli besteyi düzenlemiş, söylemiş ve filmde rol almış.

Ete Kurttekin'e canlı performanslarda,  gitarlarda  Arda Albayraktar ve Soner Özsatır,  klavyelerde  Uğur Gülbaharlı,  bas gitarda  Uğur Öktem ve  davulda  Mehmet Demirdelen eşlik ediyor. Ete, grubuyla çok sağlam bir bağ kurmuş, adeta grup adı altında çıkmışlar gibi bir hava esti stüdyoda. Orkestrası, yayın sırasında camın arkasında durduğu halde (miksere gitarları bağladıkları için o tarafta durmak istediler.)  sanki yan yana çalıyorlarmış gibi bir sinerji vardı. Zaten albümü dinlerken de bu hisse kapıldım. Grubun dışında kalmış kimse yok gibiydi. Kısacası, bir proje gibi durmuyorlardı. Albümü dinlerken, proje grubu olmadıkları, epeyce beraber çaldıkları seziliyor ama en çok birebir karşılaştığınızda anlıyorsunuz bunu. Birbirlerine saygıları büyük. Hiyerarşik bir durum hissetmedim. Ete’nin sadece bas gitaristten ibaret kalmayacak kadar bir lider karizması var ama bas gitaristlere mahsus tevazusu da yerinde. Çok dengeli bir frontman diyebilirim. Grupta en çok bu anti hiyerarşik durum dikkatimi çekti. İkinci albümlerinin de haberini aldım, az kalmış, bekliyoruz. Elbette, vokaller çok güçlü denemez ama müziğin gerektirdiği kadar yerinde her şey. Zaten karşımızda vokal olarak iddialı duran biri yok, tam da bu yüzden grup müziği gibi bir ruh hali ve sound öne çıkıyor.

Konuklarım arasında, en keyifli sohbeti gerçekleştirdiğim kişi oldu Ete. Ayakları yere basan bir bakış açısı var ve tam bir proje adamı. Sosyal sorumluluk projesi TİV için de yapmak istediklerini anlattı bana heyecanla. Galiba bizim neslin ve daha büyüklerin, hazım sorunu nispeten daha az. Müzik sektöründe, çiçeği burnunda ve tecrübesi az grupların bir kısmı, çok büyük egolarla savaşmaktalar. Genel izlenimim bu yönde.

Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com