Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

28 Mart 2010 Pazar

TEKNOLOJİK SAFSATA, RUHSAL ZAYIFLAMA: TERS ORANTI

TEKNOLOJİK SAFSATA, RUHSAL ZAYIFLAMA: TERS ORANTI
15:19 28 Mart 2010

Teknoloji aşkımı kendimce hep minimum seviyede tutmuşumdur. Ama son zamanlarda Media Market ve türevi birçok mağaza broşürü inatla gözleri kamaştırma yarışına sayıca artarak devam etmekte. Cep telefonumu bile bozulmadıkça değiştirme gereği duymayan biri olarak gözüm taşınabilir playstation’lara ve netbook’lara takılmadan duramadı. Senelerce tartmadan ve fiyatı iyice ucuzlamadan almadığım edevatlar her zaman bir broşürden göz kırpar bana ve sanki alay eder; “Sen beni alana kadar bak yeni modelim çıktı” der gibi güler adeta. Bu alışıldık manzara ve hissiyat karşısında ancak çok üzüldüğüm günlerde kendime hediye olarak veya elzem olduğu vakit almaya and içmişimdir bu ultra modern edevatları.
Satılan ürünlerin fiyatı ile çalışılan şirketten alınan maaşların ters orantısı, verilen emeklerle ve çekilen sıkıntılarla kaybedilen değerlerin ve yaşama sevincinin doğru ortantısı beni şaşırtmaya devam etmekte. Belki klişe olacak ama iletişim araçlarının en bol olduğu devirde gerçek anlamda insancıl iletişimin minimuma inmesi yani bu ters orantı da günümüzün kabullenilmiş hatta farkına varılmayacak kadar benimsenmiş gerçeği. Eşi dostu bulmaya yaradığı söylenen web sitelerden bulduğunuz eski okul arkadaşınızla ne zaman veya kaç kere görüştünüz? Muhtemelen bir kere. Heyecanla verilen sözler iki günde tarih oldu. Kısa bellekli toplum olmanın, balık hafızamızın toplumsal acılarımızı örterek bizi uyutmasına faydası çok tabii. Biz uyurken veya komplo teorileri üretirken, gerçek anlamda ilime, bilime katkısı olanlar ileriye doğru adım atmakta.
3G denilen bir saçmalık ile zaten kafamızı şişiren ürün sahipleri ve reklamcılar, odadan odaya konuşan görgüsüzleri hesaba katmış olacaklar ki, satışlarının patlayacağını önceden hesap etmişler. Her yerden internete bağlanma fikri kulağa ne kadar hoş ve pratik gelse de, her ay ödenen ücretin karşılığı, telefonunun eskisi gibi çekememesinden şikayetçi olan ürün kullanıcısının sonradan dövünmesinden sorumlu değil. Neyse ki ona da kapılmadım ve inatla uzak durdum. Galiba bu devirde şüphecilik ve bilinçli tüketici olmak hem faydalı hem gerekli.
Klasikleşebilecek tüketici tavsiyeleri vermek gerekirse:
»Son çıkan ürünü aldım görgüsüzlüğüne kapılmaya gerek duymadan, birçok insan test edip memnun kaldıktan ve fiyatı düştükten yani yaygınlaştıktan sonra hayal ettiğiniz ürünü almak.
»İngilizce biliyorsanız, yabancı forumlardaki yorumları okumadan asla mağazanın önünden bile geçmemek.
»Ürünlerin üzerinde kocaman harflerle yazan HD kalitesi vesairesi gibi aldatmaca tanıtımlara aldırmadan ürünün spesifikasyonlarını yani teknik kapasitelerini detayıyla veren bir broşür veya web sitesi bulmak. Bunu asla gocunmadan, üşenmeden yapmak.
»Örneğin, HD kalitesinde video da çeken bir fotoğraf makinesine kapılıp asıl gerekli olan objektif kalitesini es geçmek gibi hatalara düşmemek.
Diyeceksiniz ki, bunları yazan kişi bu hatalara mı düştü? Çok net bir şekilde diyebilirim ki en gurur duyduğum özelliğim; bıkmadan usanmadan hatta bazen keyifle, almak istediğim ürünün farklı modellerini teknik detayına kadar bir ön araştırma yaparak bilinçle almak.
İngilizce ve hatta Fransızca bilmemin büyük bir faydasını gördüm ama inanın ki bir ürünün teknik özellik listesini anlamak için İngilizceye bile gerek yok. Ben ek olarak forumdaki ürün yorumlarını ve tartışmaları takip etme avantajına sahip oldum. Şimdilerde kendi müzik kaydımı bizzat yapabilmek için yani sanatsal özgürlük ve yaratıcılık için senelerdir hayalini kurduğum bilgisayar ve programlar konusunda bir araştırmaya girdim ki, işin içinden sağlam kafayla çıkabilirsem film müziği yapmayı bile denerim.

Ece Dorsay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder