Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

11 Mart 2013 Pazartesi

Diken ile Tel



DİKEN İLE TEL
 13 Ocak 2013 BirGün Pazar

Dikenli yollar, taşlı yollar… Dışarıdaki dikenler bir yana, kendi içimizdekiler yetiyor zaten kanatmaya bizleri… Burçlara inanmam ama burçsuz da kalmam. Oğlak burcunun nev-i şahsına münasır durumunu bilirim. Ben ve en sevdiğim bazı insanlar Oğlak burcu… Herkesten önce kendimize zarar veriyoruz ve içimize kapanıyoruz incitici bir darbede…
Çok darbe alıyoruz tuhaftır ki… O kadar anlayışlıyız ki, suratımıza çarpan kapılardan sonra bile beyaz bayrak ve çiçek elimizde geziyoruz. Nefret, kin gibi hislerden çok haberdar değiliz.
Sürekli bu kelimeleri kullanan insanlar da var elbet. Benim lügatımda bile varolmadı bu kelimeler. Bırakın, kalbimde varolmayı…

Hem duvar örüp hem mıknatıs yapıştıran insanlar olduk, hem tel hem dikeniz. Bir diken ile bir tel tanışınca ortaya çıkan şeyin güller içinde bir dikenli tel olması gibi. Cennet mi cehennem mi? İsa’nın çilesi mi yoksa? Filmi de var ya, Mel Gibson’un pek tutmayan fiyasko filmi…

Suede’den Barriers’i ardından Tanita Tikaram’dan My Love’u dinliyorum. Müthiş şarkılar. Şarkı değil şaheser desem daha uygun olur. Tuhaf rüyalar görüyorum, hani acaba malum mu oldu bana cinsinden. İsmi bana kalsın ama Türkiye’nin en mühim kadın ozanıyla bayağı sohbet ediyorduk, pijama terlik telefon modunda… Şarkı sözlerin Timur Selçuk gibi diyordu, daha hafif sözler yaz diyordu. Aklıma “ Nereye Payidar Nereye” ile “Bu Yollar Nereye Gider” geliyordu. Bağlantısı yok ama çok felsefik yazıyorum anlaşılan diye düşündürdü. Biri gelip bana rüyamda bu ayın 11’i diye fısıldadı. Peki dedim. Çok tuhaftı. Günlerden BirGün. Yazı yazdığım gün yani 11’i. 11.1.2011’de Twitter ile evliyiz yazmıştım birine. Şakaydı ama hazin bir gerçeğe dönüştü galiba…

Angelina… Paris’te, eski çağlarda, bir balo salonunun merdivenlerinden çıkan adam, gizlice bu güzel ve zarif kadına bakıyor. Kadın farkında değil… Angelina ismi… İyilik yayan kadın…

9 Ocak’ta Mask Live adlı mekanda çaldım. Ardımdan Koray Candemir çaldı. En buzlu geceydi. Yine de fena geçmedi. Ses sistemi zaten müthiş. Elektronik Türkçe Pop projemi ilk kez orada denedim, heyecan verici oluyor. Bizzat, elektronik sound’lar ve groove’lar ile aranje ettiğim Türkçe Pop şarkılarını, benden dinlemelisiniz. (bir gülücük) J Çok eğlenceli oluyor, kimi de tek gitarla hüzünlü…

Her Cuma ve Cumartesi, akustik gitar modunda, Teras 6’dayım, tam Odakule yanı, 5. kat. Beklerim. Dikenlere karşı daha fazla nasır tutmuş olarak yola devam…
Süreçten keyif almak adına, yola devam… Kırgınlıkların, her şeyi daha güçlendireceğine inanarak yola devam… Kar sessizliğinin müthiş olduğunu bilerek yola devam…
Dostlar biriktirerek yola devam… Yola inanarak, olmayanı, görmeyeni, gaddarı mazur görerek yola devam… Kendine katarak, anlayışlı olarak yola devam…
Bir yere akıttığımız iyiliğin ve enerjinin, başka yerden de olsa geri döneceğine inanarak yola devam… Uzatılan çiçeğe sırtını dönenlerin, korkusundan gizlice takip ettiğini ve emekleyerek selam verdiğini gayet iyi bilerek yola devam…

Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder