İzmir’de 45’lik Plak Evi
3 Haziran 2012 BirGun Pazar Eki
İzmir’de Kızlar
Ağası Han’ı gezerken, sahaflardan bahsetti bir dostum. Dedik, üst kata çıkalım
bir bakalım. Arkadaşım zaten biliyordu ortamları ama koleksiyoner dostlardan
birinin tweet’i ile kendimizi Kızlar Ağası Han’ın üst katında bulmuştuk 2011
yılının yaz aylarında. Matara İlgi Evi adlı bir plakçı, ikinci el plaklar
satıyordu. Duvardaki posterler de müthişti : Barış Manço’dan Cici Kızlar’a,
Bülent Ersoy’a bir sürü eski afiş… Plaklar daha çeşitliydi : Cazdan blues’a,
Türkçe ağırlıklı olarak türlü çeşit plak vardı ki hala var. Dükkanda kendimizi
kaybedip, birbirinden ilginç hatta bazen kitsch kapaklı plakları kurcalamaya,
matrak posterler ile fotoğraf çektirmeye başladık. Özkan Sağlıksunar ile bol
dedikodu yaptık. Hem daimi müşterilerini anlattı bize, hem de elindeki ilginç
plakaları dinletti. İlhan İrem 45’liği kaptım bir hatıra niyetine.
Nitekim bir sene
sonra 2012 yılının Mart ayında, Kızlar Ağası’nın çok yakınlarındaki Mirkelam
Han’ın girişine gittiğimde yeni açılan Plak Evi adlı yerde de aynı şeyi
yapacaktım : İlhan İrem’în Anlasana adlı nadide 45’liğini, kırılmış ama hala
dinlenebiliyor olduğu için çok makul bir fiyata alacaktım. Ben koleksiyoner
filan değilim , yanlış anlaşılmasın. Plak dinleme alışlanlığım da yok ama
babamın bizlere hediye ettiği binlerce plağın arasına İlhan İrem eklemesem
olmazdı. İşte belgesel fotoğraf sanatçısı Birol
Üzmez de İzmir'in 350 yıllık tarihi hanı Mirkelam Han'ın hemen girişinde açtığı
küçük dükkanında 40 yıldır biriktirdiği taş plakları, 45'likleri, uzun
çalarları sergiliyor.
Birol Üzmez’in bana gönderdiği tanıtım yazısı, bu güzel,
şirin dükkanı çok güzel özetliyor :
“45 lik plak evinin amacı yalnızca “Anılarımızdaki
Müzikleri” anımsatmak değil,aynı zamanda yaşatmaktır. Artık geride kalmış bir
çağın,hafif müziğin o altın çağının ,dev seslerini,dev melodilerini , o çağdan
kalmış anısı olsun,olmasın isterse o çağda henüz doğmamış olsun, tüm
müzikseverlere sunmak,o çağı değil ama,müziğini onlara yeniden yaşatmaktır. O
çağ ki,birbiri ardı sıra,dev sesler ve dev melodiler çıkardı. Hem ülkemizde hem
de Dünya da. O melodiler ki , yıllar onları silemedi. Farklı dillerde,çeşitli
düzenlemelerle def’alarca yeniden söylendiler,büyük orkestralarla,ağız
mızıkaları ile,köşe başlarında ıslıklarla milyonlarca kez çalındılar, gene de
onlardan bıkılmadı. Yalnızca çağlarının insanları değil,daha sonraki nesillerin
de beğenisini kazandılar.
45 lik plak evindeki albümler,müzikseverlere yalnızca
anılarını anımsatmak, ya da onların beğenisini kazanmakla yetinmeyip,onlara
aynı zamanda bir koleksiyona sahip olmak olanağını da tanıyacaktır.
Farklı müzik türlerinin unutulmayan olağanüstü ses ve
melodilerinden oluşan ve meraklısı için değeri ölçülmez bir koleksiyon.Öyle bir
koleksiyon ki,modasının geçmeyeceğine yıllar tanıklık etmektedir.Arşivimizdeki
seçkin plakların tamamı klasikleşmiş melodilerden ve ansiklopedilere geçmiş
sanatçılardan oluşmaktadır. Daha önemlisi bir müzik prodüktörünün değil,fakat
20.yüzyılın nicelerinin kaybolduğu acımasız süzgecinden ve beğenisinden geçerek
seçilmişlerdir.
Biz ülkemizin müzik severlerinin de, böyle bir koleksiyona
sahip olacağını düşünerek sevinçle ve heyecanla yola çıktık.”
Birol bey sayesinde, 70’lerin naif plak kapaklarini üreten,
Betül Atlı adlı sanatçıyı tanıdım. Bilgisi ve birikimiyle, mümkün olduğu kadar
fazla bilgi vermeye çabaladı. Hümeyra’nın çizdiği kapakları da göstedi. Betül
Atlı 1969-70 yılları arasında melodi plakta çalışıyormuş, Ergin Bener döneminde
ve o dönemlerde Hümeyra da plak kapakları çiziyormuş Melodi plakta. U2’nun
Joshua Tree albümünün LP’sinde gözüm kaldı ama en azından bana kasetini hediye
ederek teselli etti.
Bu dükkanı anlatmakla bitmez, iyisi mi bizzat gidin ve
görün, bu yazı da bir açılış yazısı olsun. Daha üzerine yazılabilecek bir
mekan, iyi ki var dedirten…
Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder