Odylle ve Şirin Soysal ile Pop Caz Sularında Yolculuk :
17 Haziran 2012 BirGun Pazar Eki
Konuk aldığım gruplardan son iki
tanesi : Can Bonomo’ya çalan müzisyenlerden oluşan Odylle adlı pop caz grubu ve
Şirin Soysal. Şirin Soysal’ın ekibi zaten tanıdığım usta isimlerden oluşuyor :
Şevket Akıncı ve Cansun Küçüktürk. Şirin
Soysal’ın sesi ve müziği gayet avantgarde. Bizde pek benzeri olmayan bir albüme
imza atmışlar. Odylle için de aynı şeyleri düşündüm. Odylle’in albümü çok
pozitif ve naif geldi bana. Şirin Soysal ise karanlık sularda geziyor ama asla
negatifliği çağrıştıran bir karanlık değil. Bu iki isim de, caz müziğe biraz
daha pop (Odylle) ve biraz daha alternatif rötuşlar (Şirin Soysal) katarak,
taze bir ses olmuşlar adeta.
Odylle’i kısaca tanıyalım :
Hollandalı besteci Fleur Odylle’in
önderliğinde kurulan pop soslu caz grubu Odylle, İstanbul’u bambaşka bir gözle
anlattıkları ve ismiyle hemen dikkat çeken ilk albümleri ‘İstanbul Bana Ne
Yaptın?’ ile caz dünyasında yeni bir boyut açmaya hazırlanıyor. Enerjik
ve bir o kadar da sempatik Fleur Odylle'in gözünden İstanbul'a yeniden bakmaya
hazır mısınız?
Beş kişiden oluşan Odylle’in baş
kahramanı, gruba adını veren 27 yaşındaki Hollandalı solist ve piyanist Fleur
Odylle. Türkiye’de ve Hollanda’da Siyaset Bilimi üzerine iki kez master yapmış
olan Fleur, 2008 yılında grubun basçısı ve aynı zamanda prodüktörü olan Bora
Bekiroğlu ile tanışmasının ardından Odylle projesini hayata geçirmeye karar
verdi.
12 şarkıdan oluşan ve albüme ismini
veren şarkı dışında hepsinin İngilizce olduğu ‘İstanbul Bana Ne Yaptın?’ adlı
albümün kayıtları Babajım stüdyolarında gerçekleşti.Prodüksiyonu ise aynı
zamanda Can Bonomo ile birlikte de çalışan ve It Is Red adlı prodüksiyon
şirketi ile tanınan Bora Bekiroğlu üstlendi. Tamamını, yıllar önce İstanbul’a
taşınmasıyla birlikte şehre adeta aşık olan ve onu bir türlü terk edemeyen
solist Fleur Odylle’in başından geçen hikayelerden esinlenerek yazdığı şarkılar
oldukça enerjik bir caz atmosferi sunuyor.
Şirin Soysal ise kendini en samimi şekilde şöyle anlatıyor :
“1980’in Ocak ayında, Avusturya’nın Viyana başkentinde, o zamanlar dört
buçuk yaşında olan bir ağbi’nin yanına doğdum. Orada doğmamın sebebi annem ve
babamın diplomat kariyeriydi. İki yaşıma kadar bacaklarım hafif çarpık, kafam
ise büyüktü. Koşarken başım ağırlığı nedeniyle önden gidiyor, bedenim de ona
yetişiyordu. Avusturyalı doktor bacaklarımın güneş görünce düzeleceğini
vaadetti. Nitekim ilk yaz tatilim için Türkiye’ye geldiğimde, bacaklar düzeldi.
Kafamsa bedenimin büyümesini bekledi, zaman içinde oranını buldu.Okul yıllarım elektrikli geçti. Çünkü ülke değiştikçe, dil, kültür, arkadaşlar da değişiyordu. Tipim Avrupalı’ydı. Sarı-mavi-beyaz. Fakat Türk olmak beni her nedense başkalaştırıyordu. Dünyanın acılarına bakınca oranla pek az olsa da, çileden kendi payımı çektim. İyi ki de çekmişim. Bugün bir şarkıya söz yazdığımda, malzeme eksik olmuyor.
Küçüklüğümden beri derdimi anlatmamın yollarını arıyorum. Konuşmak zor geliyor, hep gelmiştir. Bu konu üzerinde çalışıyorum, ve ilerde mükemmel bir konuşmacı olmayı hedefliyorum. Yazmak daha kolay. Beyaz bir sayfa var ve onu doldurmam için kimse beni bakışlarıyla baskı altında bırakmıyor. Gerçi o baskı benim kendi yarattığım bir şey. İnsanlar niye durduk yerde bana baskı yapsın? Dedim ya, üstünde çalışıyorum.
Şarkı söylemek konuşmaktan farklı tabii. İnsanlar genelde şaşırır şarkıcı olduğumu duyunca. Sessizim ya. Ona bakarsan Üniversite’de tiyatro okudum, Dublin'de. O zamanlar oyuncu olmak istiyordum. Sahne işte. Başka bir yer, başka bir gerçek. O yüzden adı ‘sahne’.
Derdimi anlatmanın yollarını arıyorum. İki sene önce şarkı
yazmaya başladım. Önce melodi geliyor. Beğenirsem, ona söz yazıyorum. Müzik
benim işimi görüyor. Ben de ona hürmet ediyorum. Güzel bir iş birliği
oluyor...”
Bu iki ismin, müzik
sektörüne tazelik ve ferahlık getirdiğini düşünüyorum, tabii orijinallik de.
Açık radyo programımda canlı da çaldılar ve çok keyifliydi
performansları. Tamamen sanatsal kaygılarla yapılmış projeler kendini hemen
belli ediyor.
Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder