Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

15 Kasım 2012 Perşembe


Boş Sayfaya Bakıyorum
21 Ekim 2012 BirGün Pazar Eki

Boş sayfaya bakıyorum, bu sefer yazacak belli bir konum yok, belki de olmamalı bazen.
Serbest yazılarıma dönmeliyim arada sırada… Altın Portakal dedikodularını, geçen hafta aktardım. Eylül ayı boyunca gittiğim konserleri yazdım… Radyo programıma konuk aldıklarımı yazdım. Radyoculuk, en büyük tutkularımdan biri haline geldi. Müzisyenlik bir yana, radyoculuk da bir o kadar önem kazandı hayatımda. Beri yandan, sürekli yazma isteğim sürüyor, arada dizeler çıkıyor. Kafam dizeler, sözler dolanıyor. Metaforların içinde şifa arıyorum. 3 Kasım 2012 tarihinde Yitik Ülke Yayınları’ndan Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı çıkıyor. Ben de yer aldım bu kitapta. Tuhaf bir alışkanlığımı ya da tuhaf bir yeteneğimi anlattım ki bilen biliyor ama nasıl başladı, nasıl oldu, gayet detaylı.

Bir aksilik olmazsa, 6 Kasım’dan itibaren Clinic Live’da çalmaya başlıyorum her Salı. Genelde DJ’lik yapacağım konsept geceler olacak :  Pj Harvey gecesi, The Cure gecesi gibi… Ayda bir kereye mahsus olmak üzere de konser vereceğim aynı mekanda. Güzel bir terası ve güzel bir sahnesi var. Başarılı bir mekan. Bir çok rock ve alternatif isme ev sahipliği yaptılar.
Altın Portakal’da kapanış partisi DJ’liğim, ilk sahne DJ’liğim oldu. Radyo DJ’liği dışında. Bu sürpriz teklif ile, daha önce hayalimde olan bir şeyi deneyimledim ve müthiş geçti. Partidekilerin dansları görülmeye değerdi. En çok da The Strokes’dan Last Night’da dansettiler.

Yelkencilik denince, bir haftalık eğitimle uzun süreli bir denize açılma süreci hayal ederken, bir arkadaşım Marmaris dedi, sonra Bozburun’da yelken kulübü olan çiçeği burnunda aktör Edhem Dirvanar ile tanıştım, Bozburun’a eğitime davet etti. Bakalım, buradaki kaostan fırsat bulup gidebilecek miyim. Eğer gidersem, burada da bahsederim büyük ihtimal çünkü yelken kuralları, hayata dair dersler de çıkarıyor, şaka değil gerçek. Edhem’i tanımam müzisyen Ayhan Sicimoğlu sayesinde oldu. Aniden Ayhan bey, ile tanıştırıldığım anda, yelkenden bahsediyorduk ve beni Edhem ile tanıştırıverdi. Yelken sevgisi ve heyecanı gözlerinden okunuyordu Edhem’in. Ben henüz radyo ve müzik kadar tepeye koyamadım yelkeni ruhumda ama büyük bir özlemim var denizlere açılmaya. Bunu arada sırada yapmak gerek en azından.

Bugün gerçekten içimden dökülenleri yazdım. Biraz günlük, biraz paylaşım tadında.
Perşembe günkü Orhan Gencebay ile bir Ömür gecesinden pek bahsetmedim. Kitsch bir geceydi. Tüm pop’çular playback yaptı, rock’çılardan Duman’ı dinleyebildik sonra çıktık. Duman’ı severim ama son zamanlarda Kaan’ın vokali dinlenemez bir hal aldı, Gönül yorumu, boğulmak üzere olan bir adamın son haykırışları gibi.

Son haykırışlar demişken : Haykırışlar, özgürlük için olsun, boğulmamak adına olsun diyerek selam ediyorum vefalı okuyucularıma…

Ece Dorsay

ecedorsay@yahoo.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder