Kuruçeşme Arena’da
İlhan İrem Büyüledi
30 Eylül 2012 BirGün Pazar Eki
22 Eylül cumartesi günü için İlhan İrem biletimi aylar
öncesinden biletix’ten almıştım.
İlk kez İlhan İrem’i canlı izleme güzelliğini yaşayacak
olmanın heyecanıyla gittim konsere.
2007’deki konseriyle ilgili yazılanları okuyor ve konserle
ilgili hayaller kuruyordum sürekli.
İlhan İrem panellerini izliyordum video görüntülerinden.
Gittikçe artıyordu İlhan İrem sevgim.
2012 yazında, Sinan Doyan ve Aslı Dinç adlı iki koyu İlhan
İrem dinleyicisi dostumla, Aslı’nın dünya tatlısı kızlarıyla ,Açık Radyo’da,
“Çocuk Gözüyle İlhan İrem” programı yaptık. İlhan İrem’in kendisinden çok güzel
bir tebrik mesajı aldık. Bu programın kaydını mixcloud.com/edorsay adresinde
dinleyebilirsiniz.
22 Eylül Cumartesi günü, radyoya erken gidip bant program
kaydettim ve konser alanına erkenden gittim. İlhan İrem’in en sevdiğim
şarkılarını yayında, aynı gün çalmak ve konser alanına gitmeden radyodan
dinlemek tarifsiz bir histi. Programın sonunda, İzmir’deki sahaflarda bulduğum
“Anlasana” 45’liğini ve program sonunda kendi
akustik versiyonumu çaldım. Bu şarkıyı yoğun hissettiğim bir dönemde spontane
kaydetmiştim ve bir yıl sonra, İlhan İrem’in doğumgününde kendisine hediye
olarak yollamıştım demomu, çok güzel bir geri dönüş yapmıştı bana. Müthiş
cesaret vermişti bana, yazdıkları. Sanatsal kaygıları ağır basanlara ve topluma
adapte olamayan gerçek sanatçı ruhlara küpe olacak bir vecize sözü paylaşmak
isterim :, bana yazdığı bu cümlenin, bu yazımda paylaşılacak kadar evrensel ve
kıymetli olduğunu düşünüyorum :
“ Düşünen ve üreten farklı
renklerin yolculuğu renksiz hayatları tedirgin eder...
Asla pes etmeyin! “
Radyo programı heyecanımdan sonra erkenden konser alanına
Kuruçeşme’ye gittim. Kapıda Sinan Doyan ile karşılaştım. Daha sonra Aslı Dinç
ile karşılaştık. Yerimiz epeyce önlerdeydi. Büyük keyifle izledik konseri.
Yabancı konserleri hep ayakta izlemeye alışmış ben, oturarak izlemekten daha
fazla keyif aldım, bel ağrımı düşünme derdim kalmadı. Konserde deliler gibi
bağırdım, deliler gibi eşlik ettim. Tüm dostlar ve ahbaplar oradaydı, Ulu Nino
Varon ile bol bol sohbet ettik, orkestradan Artun Sürmeli ve Aydın Karabulut’un
Kum Saati albümümde çaldıklarını konuştuk ve müzik sektöründen bahsettik. Her
kelimesinden , değerli şeyler ögrendiğim bir yüce insan Nino Varon… Mizah
yeteneği zaten dillere destan…
Sevdiğim çoğu şarkısını söylemekle kalmadı, müthiş bir sahne
gösterisi yaptı. Arkasndaki dansçılar ve melek heykelleri göz alıcıydı.
Kısaca bilgiler vermek gerekirse :
Ekip:
Davul : Aydın Karabulut (Kenan Doğulu orkestrasında, Kum
Saati albümümde de tüm davulları çalmıştı.)
Bas Gitar : Hami Barutçu (Kenan Doğulu Orkestrasında)
Elk. Gitar : Tahsin Endersoy (Kenan Doğulu orkestrasında)
Elk. Gitar : Gökay Semercioğlu
Klavye : Firuz İsmailov (Erol Evgin orkestrasında)
Klavye : Artun Sürmeli (Kum Saati albümümün aranjörü aynı
zamanda)
Ney : Hüseyin Özkılıç
Playlist :
“Hayatın Üçüncü Gözü”nün finalindeki sert gitar soloları ile
intro yaptı. “Kıyılara Git”(seni Seviyorum albümü 2001) ile ilk şarkısını
söylemeye başladı 1977 tarihli 45’liği “Son Selam” ile devam etti.
Külliyatının köşebaşlarını tutmuş tüm şarkılarını peşpeşe
sıraladı:, “Olanlar Olmuş”(1981), Donkişot”(1994), “Şalamar”(2001), “İki Duvar
Arasında”(1994), “Yazık Oldu Yarınlara”(1975), “İster İnan İster İnanma”(1983)
gibi en bilinen şarkılarını kalabalık
bir seyirci korosu eşliğinde söyledi.
Konserin ikinci kısmına ise yine en sevilenlerinden olan
“Sürgün Gibi Masallarda”(1992) ile başladı. Bu şarkıda “peri kızı” diye betimlediği
Alım Tatar, dansı ile İ.İrem’e eşlik etti.
“Anlasana”(1975), “Ayrılık Akşamı(Konuşamıyorum)”(1976), “İşte
Hayat”(1977), “Boşver Arkadaş”(1974) gibi yine en bilindik şarkılarına yer
veren İlhan İrem bis sonrası son albümü “Cennet İlahileri”nden “Hu”(2006) ve
“Yılan Isırığını”(2006), geleneği bozmayarak yine semazenler eşliğinde
seslendirdi.
Böylesine büyülü bir atmosferi terk etmek zor geldi , konser
bitiminde. “Sevecenler” (İlhan İrem sevenlerine verilen isim bu) ile kulis
kapısında bir süre bekledik, konser alanında kimse kalmamıştı. Sinan Doyan,
Aslı Dinç ve birkaç dostla alanda epey kaldık. İlhan İrem kulisten çıktı ve
hepimize çok yakından selam verip, tek tek görüşemediği için gönlümüzü aldı.
Bir görevli, melek heykellerden birini taşıyordu, alanın
dışına.
Müthiş sevinçliydim, böyle bir geceye şahit olduğum için ama
bir yandan buruktum çünkü bitivermişti bu büyülü gece…
Daha nicelerine diye geçirdim içinden. Her şeyin daha da
güzel olduğu anlara…
Işık ve Sevgiyle…
Ece Dorsay
Dip Not: Sevgili dost, Sinan Doyan’a, yazıya, diskografik
katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder