Mavi Kubbeli Oda; Twitter
17 Temmuz 2011 BirGun Pazar Eki
Karanlık bir gece değil aslında. Güzel umutlarla dolu…Yarın İzmir’e gideceğim. Gerçi bu yazı basıldığı gün, İzmir’de olacağım umarım ki. Ve yine umuyorum ki Çeşme’de gitmek istediğim güzel yere de gidebileceğim. Fonda eski, çok tatlı bir şarkı var. Kimin şarkısı olduğunu söylesem mi? “Moda Yolunda” diyeyim gerisini siz tahmin edin. Kırmızı Jaket ve pantolon diyor sözlerinde. Eski şarkılar daha mı naif ve sıcak esintiliymiş ne? Dinledikçe eskileri, yeni şarkılar soğuk ve teknolojik geliyor. Gerçi delirmedim o kadar : Remiks’ler gibi çok modern elektronika parçalar da dinliyorum. Eklektik bir müzik zevkim var ve bundan memnunum.
Twitter,” mavi kubbeli bir oda” gibi oldu. İlhan İrem’in Don Kişot adlı şarkısında geçer bu tamlama.Ben de aldım bu sözü ve Twitter’ı iyi tanımlayan bir sıfat yaptım. Gerçekten uzaktan bakana çok fuzuli geliyor Twitter. Başta bana da öyle gelirdi ama öyle bir dostlar sofrası ve dünya yarattık ki orada, şimdi evim gibi oldu. Hiç abartmıyorum öyle oldu. Sanacaksınız ki asosyal bir durum var. Tam tersi aslında. Birçok değerli insanı daha yakından tanımamı, görüşlerini anlamamı sağladı ve çoğuyla da gerçek hayatta güzel dostluklar kurdum. Zaten çoğu benim gibi müziğe bir şekilde gönül, emek vermiş insanlar. Müziğe ve/veya sanata. Takipçilerim de bol elbet ve onları da çok önemsiyorum ama aynı zamanda sıkı iletişim halinde olduğum değerli isimlerle tüm bu fikir alışverişini yapmak inanılmaz güzel. Ancak yaşayan bilir.
Bazen gevezeliği abartıp bazen hüznün dibine vuruyoruz beraber. Kimi zaman her kafadan farklı bir ses çıkıyor ama kimi zaman da inanılmaz bir akıl/fikir birliği, uyumu oluyor. Kimi zaman birbirimizin kulağını çekiyor, kimi zaman çimdikliyoruz birbirimizi. Kimi zaman da dostlukları pekiştiriyoruz veya birbirimizi daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Bazen hüzne kapılmıyor değilim : Keşke daha sık görsek birbirimizi diyorum bu dostlarla…Keşke uzak köşelerden birbirimize yazmak yerine yan yana olabilsek. Aslında hergün birbirimizin ne yaptığını bilmek de inanılmaz değerli ve güzel. Kimisi bunu abartı buluyor ama ben seviyorum. Değer verdiklerimin o anda nerede kalplerinin çarptığını bilmek ve o anki hislerini öğrenmek içime ferahlık veriyor. Kilometreleri aşan bir yakınlık hissediyor insan. Tek handikap oraya hapsolmak. İşte bu noktada, birbirimizi daha sık görmeliyiz ama bu iki tarafın da oradan sıyrılmayı isteme oranına bağlı. Ben araç gibi görsem de kimine göre orası bir amaç.
Bazen cıvıtıyoruz kabul, ölçüyü kaçırıp, espri dozajını abartıyoruz ama dostlar sofrasında her daim kendini gerçekleştirmek yani düşüncelerini, hislerini, şakalarını özgürce, lafın kesilmeden paylaşabilmek güzel. İnanılmaz devrimci buluyorum Twitter’ı. Sozluklerden ve hatta Facebook’tan bile daha devrimci Twitter. İlk zamanlar çok lüzumsuz gelirdi ve bu kadar kısıtlı yazı karakteri sayısı ile ne paylaşılabilir ki derdim. Şimdi görüyorum ki az ve öz kelimeyle net olmanızı sağlıyor. Cümlelerinizin her yöne çekilerek yanlış anlaşılma olasılığınız da yüksek ki bu hepimize olmuştur. Paranoyak veya şizofren bireyler yetiştirmeye müsait bir ortam.
Ama zamanla, dostlar sofranızı tanıdıkça, güveniniz artıyor ve az cümle ile çok şey anlıyorsunuz.mBelki de çok fazla alt-anlam aramaktan kaçınmak daha sağlıklı. Bazen de tam tersi. Ölçüyü ayarlamak tamamen Twitter kullanıcısının bizzat kendisine ait. Dediğim gibi, dışarıda çok ilginç bir dünya varsa oraya ait olmak daha iyi ama etrafınızda sıkıcı bir ortam var da üzerinize geliyorsa, Twitter’da gerçek anlamda-cesurca-içten bir şekilde fikir paylaşmak hatta hayatın an’larını paylaşmak çok değerli. Anti-teknoloji ve anti-twitter gibi yaygın görüşlere inat, Twitter denilen mucizenin devrimci, alternatif yönlerini anlatmak istedim. Tu kaka demek en kolayı, gerçekten tadını çıkarmak ise ustalık ve zaman istiyor. Doğru twitdaş’lar ile zaten çok keyifli bir yolculuk oluyor hayatınızda. Artık hayatımın önemli bir parçası Twitter ve bundan hiç gocunmuyorum bilakis mutluyum. Bir sürü güzel , değerli insanı ve görüşlerini hayatıma kazandırdı.
Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder