NICK DRAKE
9 Aralık 2012 BirGun Pazar Eki
Bugünkü yazımı, gizemli ozan/şarkıcı ve müthiş bir akustik
gitarist olan Nick Drake’in hayatına ayırmak istedim. Kısa bir hayatı oldu ama
çok üretkendi. Sahneyi sevmedi. İçine kapanıktı. Gitardaki akortlama sistemleri
mucizeviydi. Yaratıcılığı gerçekten destansıydı. Değeri sonradan
anlaşılanlardan oldu çoğu gerçek sanatçı gibi… Jeff Buckley ve Nick Drake,
gerçekten içimi burkan en sahici sanatçılardır. Nick Drake’in şarkıları, 70’lerin
kült filmi Harold and Maude’un Cat Stevens’lı müziklerini örnek aldığını
düşündüğüm Drivin Lessons filminde yer aldı. Her iki filmde de, yaş farkını aşan sıra dışı
birer aşk vardı.
Nick Drake’in biyografisi ilginç :
Haziran1948'de İngiliz bir ailenin çocuğu olarak Birmanya'da
dünyaya geldi. Babası Rodney Drake, Birmanya'da bir ticaret şirketinde mühendis
olarak çalışıyordu.1950 yılında ailesiyle birlikte Shakespeare'in de doğduğu
yer olarak bilinen Warwickshire'a taşındı. Nick Drake'in ablası Gabrielle daha
sonra televizyon ve sinema sektöründe ünlü bir oyuncu oldu. Erken yaşta
annesinin etkisiyle müzik ile ilgilenmeye başladı. Çocukluk yıllarında daha çok
klasik müzik dinlemiş ve tarzını oturtmasında etkili olmuştu. 1957 yılında
Berkshire'da okula başladı. Beş yıl sonra ailesinin de eğitim aldığı Wiltshire'daki
Marlborough College'dan mezun oldu.
Okul yıllarında spor ile ilgilendi. Okulun rugbi takımında
yer aldı. Okul arkadaşları ve takım koçu tarafından oldukça yetenekli
bulunuyordu. Okul orkestrasında piyano, saksafon çalıyor vokal yapıyordu. İlk
gitarını 17 yaşındayken aldı. Phil Ochs, Beatles veBob Dylan hayranıydı.
Amerikan halk müziğinin etkisinde kalmıştı. Drake'in eğitim hayatı iyi olmasına
karşın okuldan uzaklaşmış ve kendini müziğe vermişti.
1966 yılında Cambridge Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı bölümüne
girmeye hak kazandığı halde kabulünü geçiktirip, 1967 Şubatında Fransa'daki
Aix-Marseille Üniversitesi'ne başladı. Üniversite yıllarında küçük kulüplerde
müzik yaparak geçimini sağlıyordu. Arkadaşları ile kısa seyahatlare çıkıyordu.
Yine aynı dönemde uyuşturucu ile tanıştı.
İngiltere'ye döndüğünde ablasının Hampstead'daki evine
yerleşti. Ardından Cambridge'de eğitime başladı. Yerel kulüplerde ve kafelerde
sahne almaya devam ediyordu. Fairport Convention grubunun basçısı Ashley
Hutchings tarafından keşfedildi ve müzik kariyerinin ilk adımlarını atmaya
başladı. Hutchings, Amerikalı prodüktör Joe Boyd ile tanışmasını sağladı.
1969 yılında 20 yaşındayken ilk albümü "Five Leaves
Left", Island Records'dan çıktı. Ardından bir yıl sonra çıkardığı
"Bryter Layter" adlı albümde tek başına çalıp söylediği şarkı
bulunmuyordu. Albümde Fairport Convertion'a ek olarak The Velvet
Underground'danJohn Cale de Drake'e eşlik ediyordu.
Çok çekingen bir karaktere sahip olan Drake, konser
vermekten ve turnelere çıkmaktan çekiniyordu. Bu da onun müziğini tanıtmasına
ve albümünün satışına engel oluyordu. Bunalımlarının başladığı dönem evden
ayrılıp günlerce dönmediği oluyordu. Ailesi bu durumun ciddiyetine varıp onun
doktora gitmesi için ikna etti. Antidepresan ilaç kullanmaya başladı.
Yine uzun uykusuzluk nöbetlerinden birinde "The Pink
Moon" adlı albümünün kayıtlarını tamamladı. 1972 yılında hazırlanan albüm
çok kısa ve akustik şarkılardan oluşuyordu. Psikolojisi gittikçe kötüleşen
Drake, 24 Kasım akşamı aşırı doz antidepresan ilaç alımına bağlı olarak öldü.
Ölümü intihar olarak nitelendirilse de ailesi ve arkadaşları bunu kabul
etmediler. O dönem kullanılan ilaçlar fazla doz alındığında tehlikeliydi ve
daha sonra bu ilaçlar yasaklandı. Öldüğünde başucunda Albert Camus'un Sisifos
Söyleni adlı kitabı bulunması da intihar ettiği görüşünü desteklemekteydi.
Müziğinin etkileri ölümünden uzun bir süre sonra ortaya
çıktı. Farklı gitar çalışı ve kullandığı değişik akorlar daha sonra birçok
müzisyen için ilham kaynağı oldu. Norah Jones, Placebo, The Autumns gibi
gruplar tarafından şarkıları coverlandı. 26 yaşında ölen Nick Drake'in mezarı
yaşadığı yer Tanworth-in-Arden'da bulunmaktadır.
Nick Drake ülkemizde pek bilinmez, tanıtmayı görev bildim.
Londra’da 2003 yılında, akor kitaplarını görüp keşfetmiştim. Her yerde notaları
ve biyografisi satılmaya başlanmıştı. Kendi ülkesi bile onu geç keşfetti…
Ece Dorsay
ecedorsay@yahoo.com