Gökkuşağının altından geçerken...

Gökkuşağının altından geçerken...

9 Nisan 2020 Perşembe

İçimdeki Güneş'te Juliette Binoche

İçimdeki Güneş'te Juliette Binoche

53 yaşındaki Fransız aktris Binoche, yönetmenlerin kendisini kontrol etmesine, eleştirmenlerin kendisine tapmasına, kendisiyle evlenmek isteyen dört adama rağmen bir kalıba girmeyi hep reddetti. Duygusal bir balık burcu, 60'lı özgür ruhlu yılların çocuğu, tam bir Parisienne. Altın Küre sahibi ve dramadan romantik komediye bir çok farklı türde filmde oynadı. Spielberg'ün Jurassic Park'ında oynamayı; dinozoru oynarsam olur diyerek reddedip tercihini Kieslowski'den yana kullandı. 3 Renk : Mavi'deki rolüyle Sezar ödülü aldı ve Altın Küre En İyi Kadın Oyuncu ödülüne aday gösterildi. "Dani in Real Life"'da daha geniş kesimlere hitap eden bir romantik komedide, ana akım sinema izleyicisinin de büyük sevgisini kazandı. 

Juliette Binoche, ne tür filmde oynarsa oynasın, insana yaşama sevinci ve tutkusu veren bir oyuncu. Benim de kişisel olarak en sevdiklerimden biri. Genelde çok gerçek hikayelerin çok gerçek karakterlerine can veriyor. Hayatın tam da içinde kendinizi buluyorsunuz ve hatta bu sığ modern çağda size yalnız olmadığınızı fısıldıyor bir bakıma. Kendi albenisiyle beyaz perdeye pırıltı getiren bir oyuncu. 

Orta yaşlı, boşanmış, ergen bir kızı olan sanatçıyı canlandırdığı bu romantik komedi tadındaki filmde, yönetmen Claire Denis ile bize hayatın biraz daha kinik ve gerçekçi yüzünü sunuyor. 50'lerinde boşanmış bir annenin farklı meslek ve dünya görüşlerinden erkeklerle hatta eski eşiyle bile hep ters giden flört denemeleri, aşkı yeniden bulmak için nafile çırpınışları filmin genel konusu...

Öyle büyük bir film değil ama hüzünle mizahı o kadar dozunda vermişler ki filmdeki kinizm ve Binoche'un insanın kalbini ısıtan yaşama tutkusu, tatlılığı, doğallığı, flörtöz tavırları filmi çok gerçek kılmış. İzlerken kendinizi hem aşkın imkansızlığına, hem insan ilişkilerindeki çıkmaza, hem yalnızlığa hem de modern hayatın sığlığına isyan ederken buluyorsunuz, öte yandan hayata gülümsetmesi de filmin gizli bonusu ve belki Binoche'un en büyük sırrı. 

Boşandığı eşiyle yatağa girdiğinde, eşinin edepsiz ve pornodan fırlama özenti duran tavırları Binoche'un oynadığı Isabelle karakterini öfkelendirir ve eşinin kalbini kırmasına sebep olur. Her türlü meslekten farklı dünya görüşlerindeki adamlarla hiç tahayyül etmediği absürd durumlara düşer ve her birinin egolarına, erkeklik komplekslerine çarpar. Kendi zaaflarıyla da sürekli yüzleşir. Yalnız kalmayı, hassas ama mücadeleci ve her şeye rağmen iyimser ruhuyla reddeder. 
  
Son sahnede, (ufak bir spoiler gerekecek.) falcı rolündeki Depardieu'nün geleceğe dair flu cevapları, medet umduğu falcının bile lafı "kapılarını açık tut" sonucuna bağlayarak Isabelle karakterine asılması, Binoche'un hem alaycı hem umutlu bakışları beni yine kendisine hayran bıraktı. 

Ece Dorsay  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder